Başlarken

Yüce Allah, kullarının hidayeti için peygamberler göndermiş, peygamberlerini vahiy ile desteklemiş, insanlığın kurtuluş reçetesi olan ilahi öğretileri en güzel şekilde açıklamıştır. Özellikle de son peygamber olan Hz. Resulullah’ın dini, dinlerin en mükemmeli ve öğretileri ise en kapsamlı olanıdır.

Peygamber Efendimiz nice zorluklara katlanarak evrensel dini yaymaya çalışmış ve bu dinin koruyucuları olarak da tertemiz Ehlibeyt’ini tanıtmıştır. Bir Müslüman olarak Peygamber Ehlibeytini, siyasi yönden uyulması gerekenler olarak kabul etmek ile birlikte; dini ve ilmi yönden de Kuran’ın müfessirleri, sorunların çıkış yolu ve şüphelerin cevaplayıcıları olarak da görmeliyiz.

Nitekim o Hazret’in (s.a.a), Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’e olan sevgisi yahut yaşamı boyunca onları ön planda tutması sıradan bir baba yahut dede sevgisinden kaynaklanmıyordu. Onların yeryüzündeki en üstün kullar olmaları ve son dinin koruyucuları olmaları nedeni ile idi.

Tüm Müslümanların hayranlık duyduğu ve yürekten bir sevgi beslediği bu şahsiyetlerden biri de Peygamber’in ciğerparesi Hz. Hasan’dır. O dedesinin eğitiminden geçmiş, hakkında Kuran ayetleri nazil olmuş ve Resulullah’ın onlarca hadisinde övgüsüne mazhar olmuş biridir. Hadis ravilerinin görüş birliği ile cennet ehli gençlerin efendisi, Resulullah’ın soyunu sürdüren iki kişiden, Resulullah’ın (s.a.a) Necran Hıristiyanları karşısında iftihar ettiği dört kişiden, yüce Allah’ın günah kirinden arındırarak tertemiz kıldığı kimselerden, yine yüce Allah’ın sevilmelerini emrettiği yakınlarından, arkalarından gidenlerin kurtulup yollarından ayrılanların sapıtıp azdığı iki paha biçilmez emanetten biridir.

Evet, Onun sayesinde Öz Muhammedi İslam varlığını koruya bildi ve onun mücadelesi neticesinde bu dini yok etmeye çalışanlar başarısızlığa uğradı. Belki de işte tam bu yüzden; hakkındaki tarihî gerçekleri çarptırılmış ve İmam Hasan b. Ali’nin parlak siması, yüzeysel düşünen insanların ve araştırmaksızın hüküm verenlerin gözünde yetersiz bir kişilik, kadın düşkünü, hilâfeti dünya malına satan bir halife olarak gösterilmiştir. Maalesef tarih boyunca ve halen de günümüzde bile bu yüce şahsiyet hakkında son derece çirkin, haksız, mantıksız ve gerçekten uzak nitelikler ona yakıştırmıştır.

Değerli Misbah okuyucuları!

İşte bu nedenle tamamen araştırma ve kaynaklara dayanarak atılan iftiralar ve yersiz yakıştırmalara cevap niteliğinde dergimizin yeni sayısını “İmam Hasan (a.s) Özel Sayısı ” olarak hazırladık. Bu sayıda, en doğru sözlerin kaynağı olan Kuran ayetleri ve Hz. Resulullah’ın hadislerinden faydalanarak, yine sağlam tarihi veriler doğrultusunda hazırlanan makaleleri sizlerin istifadesine sunduk.

Bu özel sayımızda önce İmam Hasan’ın yaşamını genel olarak ele alıp, sonrasında Peygamberimiz yanındaki üstün konumunu inceleyeceğiz. Daha sonra Muaviye ile barış anlamlaşmasının nedenlerini özellikle sosyolojik açılardan değerlendirip, hakkında atılan iftiralara cevap vermeye çalışacağız.

Dünya ve ukba hayatımız için faydalı olacağını ümit ettiğimiz birbirinden seçkin ve alanında uzman düşünürlerin bu makalelerinin hakiki yurdumuz için birer azık olmasını ümit ediyoruz.

Her zaman olduğu gibi yine siz değerli okuyucularımızdan her türlü yapıcı eleştirileri bizimle paylaşmanızı diler, çok daha güzel sayılarla buluşmayı Yüce Mevla’dan niyaz ederiz.

Selam ve saygılarımızla…

Dr. S. Vahit Kaşanî

Etiket:

Yorum Yap

E-posta adresiniz kesinlikle yayınlanmayacak veya paylaşılmayacak. Zorunlu alanlar yıldız (*) ile işaretlenmiştir.